Şişlili Aytunç Altındal'ın ölmeden önceki Şişli Gazetesi röportajı
Aytunç Altındal ölmeden önce Şişli Gazetesi olarak bize verdiği röportajda; 'Avrupa Birliği'ne bizi almaya kalktıkları gün bilin ki sona geldiler. Aslında bizi almaları demek, bize büyük kazık atmak anlamına gelir' demişti.
Teşvikiye’nin en ünlü simalarından biriydi. Asıl adı Osman Aytun Altındal. 12 Ocak 1945 Bakırköy doğumlu.
Geniş bilgi birikimiyle çıkardığı her kitap, çıktığı her program olay olurdu. Benim için önemi değeri çok farklıydı.
Çünkü gazeteci olarak ilk röportajımı onunla yapmıştım. Birkaç yıl sonra kendisini televizyon programıma davet ettiğimde önce bir ön görüşme talebinde bulundu.
Neler konuşacağımızı, neler konuşamayacağımızı sordu. Üstadım, istediğiniz her şeyi konuşuruz demiştim.
Teşvikiye caminin tam karşısında ofis olarak kullandığı bir evi vardı. Gitmişken kendisinden ön görüşme ve bir röportaj talebinde bulundum. Mütevazı babacan bir tavrı vardı. “Olabilir” dedi. Bu röportajı kullanma imkânım hiç olmadı.
Bugün ilk defa hiçbir yerde yayınlamadığım röportajı sizlerle paylaşıyorum.
Uzun bir süredir Avrupa birliğine giremiyoruz. Acaba ileride ki günlerde girme şansımız olabilir mi?
Öncelikle aramızda kan ve doku uyuşmazlığı var, bu sebepten dolayı giremeyiz. İkincisi, biz Avrupa’nın gündeminde varız ama kültüründe yokuz. Yani Avrupa tarihi Türkler ve Müslümanlar olmadan yazılamaz. Ama onların kültüründe yer almıyoruz. Avrupa birliğinin 27 üyesi vardır. Ama ambleminde 12 yıldız vardır. Neden? Eğer Müslümansanız yandınız. Hiçbir yerde kitabınız yayınlanamaz. Ama Orhan Pamuk yayınlanır, ödülde verirler. Müslüman olarak onların kültürlerinde yer almamızı istemiyorlar.
Bu demektir ki boşuna bekliyoruz. Boşa harcanan bir süreç
Gün gelecek Avrupa birliği dağılacak. Bizi almaya kalktıkları gün bilin ki sona geldiler. Aslında bizi almaları demek, bize büyük kazık atmak anlamına gelir. Paraya ihtiyaçları vardır. Türkiye şu anda Avrupa için yükselen bir değerdir. Avrupa’da devletler batıyor. Batan batana. Türkiye’nin potansiyeli, dinamizmi onları şaşırtıyor. Her an kapımızı çalabilirler diyorum.
Bu birliğin kuruluşu çok çok eskilere dayanıyor. Yani Masonik bir projedir. Planları 1808’den önce yapılmış. Ta ki Tapınak Şövalyelerine kadar dayanır.
Bu konunun uzmanısınız. Kimdir bu tapınak Şövalyeleri? Günümüzde görevlerine devam ediyorlar mı?
Evet günümüzde Masonlar olarak faaliyetleri devam eder. Önce Tapınakçıları anlatalım. İsa’nın ve Süleyman’ın fakir şövalyeleri 9 kişiden kurulu.
Amaçları; Kudüs’e gelen Hristiyanları korumaktı. Konstantinopolis huzurunda and içmişlerdi. Perdenin arkasında ki gizli örgütlerden biridir.
Amaçları 3 asırdır süren Haçlı savaşları sırasında Haçlıların Kudüs’ü ele geçirip bir Latin devleti kurmaktır.
Ayrıca bu şövalyelerin yeniden Süleyman Mabedini inşa etmek gibi gizli bir görevleri de vardı. Bugün hala daha aktif bir vaziyette görevdeler.
Görevleri Kudüs’ü korurken bir yandan da Hristiyanların kontrol altında tutulmasıdır. Buna bir şövalye tarikatı da diyebiliriz. Gittikçe de güçleniyorlar.
Masonlar ile ilişkileri nedir?
Fransa Kralı Güzel Philppe ile şövalyeler ters düşüyorlar. ”Hasan Sabbah gurubu ve Haşhaşiler ile birlikte çalıştığınız için siz İslam’dan etkilendiniz bu sebeple Hristiyanlıktan çıktınız din dışısınız” diyor.
Asıl mesele Şövalyelerin hazinelerinin olması kilisenin ise gittikçe fakirleşmesi. Ve onların başındaki bir şahıs ve 87 şövalyede yakılmak sureti ile öldürülüyor. Diğer geriye kalanlar ise hazineleri de alarak yok oluyorlar.
İşte bunlar bugün karşımıza Masonlar olarak çıkıyorlar. Bunların içinde Gül ve Haç örgütü üyeleri de var.
Gül ve Haç sizin okuduğum ilk kitabınızdı. Kitabın üzerinde bir mühür resmi var. Bu mühür neyi simgeliyor?
Evet! 1808 tarihli bir mühür. Üzerinde Avrupa birliği var. Yani Avrupa birliği Masonik bir projedir. Çok önceden temelleri atılmış, planları 1808’den önce yapılmıştır. Gül ve Haç, Rozen Karoser örgütü.
İsa’nın çarmıha gerilişi ve ondan akan kandır. Akan kan haçın altında gül olarak açar ve haçı sarar. Aynı zamanda gül, Meryem olarak remz edilir. Eski Fransa Cumhur Başkanı François Mitterrand da bu örgütün üyesidir.
Masonluk nasıl bir teşkilattır. Türkiye’de ki yapılanması nasıldır?
Masonluk 33 derecelik bir kuruluştur. Bunun 17’den 21’e kadar olan dereceleri GÜL ve HAÇ kardeşliğidir.
Türkiye’de bir kişi haç ve gül kardeşliği ile görev yapmıştır. Cemal Birik adında İzmirli biri. Onun kefili de eski dışişleri bakanı İhsan Sabri Çağlayangil’dir.
Masonlukta birtakım ritüeller vardır. Gözler bağlanır, göğsüne bir kılıç dayanır, gördüğü duyduğu hiçbir şeyi anlatmayacağına dair yemin ettirilir.
Eğer sözünde durmazsa acı çekeceği mesajı verilir. İsrail’in kurulması da tamamen masonik bir projedir. Bizdeki masonlar dandik masonlardır. Yani tamamen emir alırlar, emri yerine getirirler. 21. Basamaktan yukarı çıkamazlar. Masonları karşınıza almak zordur.
Siz bu konu ile yakından ilgilisiniz ve onlar hakkında çok açıklamalarınız var. Zarar görmekten korkmuyor musunuz?
Hiç zarar görmez olur muyum? Benim Havas Yayınları diye bir yayınevim vardı. Yayınevimi bir gecede kapattılar ve bütün kitaplarımı yaktılar.
O zaman başbakan Bülent Ulusoy’du ve masondu. Bir gecede beni bir milyon dolar zarara soktular ve bitirdiler. Onların karşısında durmak zordur.
Yeni bir kitabınızı okudum. Devlet ve Kimlik adı altına bir kitap çıkardınız. Filistin meselesinde Masonların yeri ve rolü. Birazda ondan bahsedelim mi?
Avrupa’da ki bütün Yahudileri alıp Filistin’e göç ettirme fikri nerden ortaya çıktı dersiniz? 1825’de ilk defa gizli bir anayasa hazırlıyorlar. Rus tarihinde buna aralık darbecileri denir. Masonlar tarafından yapılan bir darbedir. Çar Nikola’yı devirip yerine mason bir general getirmek için yapılan bir darbedir. Bu General Vladimir Gorbaçov’dur. Gorbaçov’un büyük dedesi.
Hazırlanan anayasanın 3’ncü maddesi Rusya’da olan bütün Yahudilerin Osmanlı toprağı olan Filistin topraklarına göç ettirilmesidir.
Yani bu bir tehcir hareketidir. St. Petersburg’da bir Filistin locası kurulur. Ve bu sebeple İstanbul’da bir banka kurulur.
Rus Amerikan İş Birliği Bankası. Başında ise Jablonski diye çok ünlü bir Siyonist vardır. Daha güzel faaliyet göstermesi için İstanbul seçilmiştir. Mesela meşhur Ajax takımı da İstanbul da kurulmuştur. Bir Yahudi takımıdır.
Daha sonra İsveç, Danimarka, Almanya, Fransa hepsi Yahudileri Filistin’e gönderdiler.
Siyonizmin kurucusu olan Theodor Herzl, kitabında kurmak istedikleri yeni İsrail için Korsika’yı düşündüğünü yazar. Masonlar onu Filistin topraklarına davet ettiklerinde ise cevabı “Abdül Hamit Han bana lütfedip 5 dakikasını ayırdı, benimle konuştu. Filistin’den toprak almak imkansızdır. Oraya gideceğime intihar ederim daha iyidir” der ve intihar eder. Kızı ve oğlu da intihar ediyorlar. Ölümleri böyle oluyor.
Amerikan dolarının üzerinde masonik semboller olduğu söyleniyor. Nedir onlar?
1 doların üzerinde tapınakçıların kurulma tarihi vardır. Bütün masonik semboller vardır, 100 doların üzerinde de büyük mason Benjamin Franklin’in resmi vardır. Resminin gözüne bakarsanız sembolik resimler ve tarihler görürsünüz.
Fransa’da 150 bin mason arasında büyük bir kavga çıkmıştı. Sebep ne biliyor musunuz? Yeni dünya düzenindeki paylaşımlarda anlaşamadılar, dünyayı paylaşamadılar.
Vatikan masonluğa karşıdır ama bugün 24 kardinalde masondur. Bir Konstantin tarikatı vardır. Onun içinde CIA başkanı, Avrupa birliği genel sekreterleri, kardinaller vardır. Oradan geçmeden CIA başkanı olmaları mümkün değildir.
Yine bir kitabınızdan bahsedeceğim. Mask of the Hitler. (Hitlerin maskesinin altındaki sırlar). Kitap basım aşamasında oldukça zorlu bir süreç yaşadı. Sebep neydi acaba?
İstanbul’da Teşvikiye’de kurulan gizli bir teşkilatın Hitleri nasıl yetiştirdiğini konu alıyor. Hitler İstanbul’da yetiştirilmiştir. Kurucusu bir mason ve bir Bektaşi’dir.
3 sene bu kitap için hukuk mücadelesi verdim. Bunu bir Türk olarak İngilizce yazıyorum. Konu Almanya’da geçiyor, İngiltere’de basılıyor, Amerika’da dağıtılıyor. 11 ülkede aynı anda yayına girmiş tek Türk Akademik kitaptır.
Devlet ve kimlik. Devletin kimliği dediğimizde ne anlıyoruz?
Devlet ve kimlik meselesi. Mustafa Kemal Paşanın 1922 de mecliste yaptığı hilafet ve saltanat meselesini iyi okuyun. 1980 de bunun belgesini yayınladım. Devlet; devamlı kendini yenileyen tasfiye eden demektir.
Devamlı toplumu ve kendini ileri götüren demektir. Batıda ise devlet devamlı olarak çıkar gurupları arasında istikrarı sağlar.
Bizde ise devlet toplumuma şekil verir. Biz Asya tipi devlet şekliyiz. Şöyle de diyebiliriz, devlet doğulu bir baba Cumhuriyet ise Avrupalı bir anne.
Bugün ki durum ise ikisinin evliliğidir. Evlatlar arasında anlaşmazlıklar olsa da 90 senedir anlaşıp gidiyoruz işte.
Türkiye’nin çok büyük büyüme şansı vardır. Cumhuriyet denilen idare şekli hilafetin değil, saltanatın zıddıdır. Bir ülkede hem Cumhuriyet hem de saltanat olamaz.
Avrupa hala daha krallıkla idare ediliyor.
Mesela İngiltere de hala daha yazılı bir anayasa yoktur. Geleneklerle idare edilir. 1234 yılından beride geleneklerine göre idare edilir.
Hitlerin Almanyası da aynıdır. Hitlerin söylediği her şey anayasadır. Yani anayasaları sözlü anayasadır. Bu durumda biz Avrupa’dan 90 yıl daha ilerideyiz demektir.
Sorular ve cevaplar böylece sürüp gidiyor. Bazı yerlerde teybi kapattırıyor, daha geniş bilgiler veriyordu.
Yazdığı bütün kitaplar tarihi belgeler niteliğinde olan sayın Aytunç Altındal’ın bu engin bilgi birikimine hayran olmamak mümkün değil.
Bunun yanında aşk ve sevda üzerine şiir kitapları ve şiir kasetleri de mevcut olan Aytunç Bey’i rahmet ve sevgiyle bir kere daha yad ediyoruz.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.