Siyasette önemli işaretler
Milliyet gazetesinden Fikret BilaInın mutlaka okunması gereken yazısı
Siyasi partilerin 22 Temmuz seçimine yönelik olarak izleyecekleri stratejiler belirginleşmeye başladı.
Cumhurbaşkanlığı seçimini sonuçlandıramayan AKP'nin, dün Erzurum'da sergilediği tablo önemli işaretler taşıyordu.
Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Gül'ün yanı sıra 10 bakanın katıldığı Erzurum mitingine, "503 evin anahtar teslim töreni" demek mümkün değildi.
Yapılan iddialı bir seçim mitingiydi.
Dolaylı tutum
Erzurum mitinginin belirgin özelliği, "cumhuriyet" mitinglerine yanıt niteliğinde olmasıydı. Mitinge katılanların büyük çoğunluğunun tıpkı "cumhuriyet mitingleri"nde olduğu gibi Türk bayrağı taşımaları bunun göstergelerinden biriydi.
Başbakan Erdoğan'ın, "Demokratik, laik cumhuriyet bu meydanda" sözleri de aynı mesajın özetiydi. AKP'nin seçim süreci boyunca bu nitelikte mitingler yapacağının işareti Erzurum'da ortaya çıktı.
AKP'nin Erzurum mitinginin bir diğer özelliği de Dışişleri Bakanı Gül'ün kürsüye çıkması ve "Meclis tıkandığında söz milletindir" diyerek, Çankaya hedefini meydana sürmesiydi.
AKP, Çankaya hedefinden vazgeçmiş değil. Aksine, seçim stratejisini Çankaya hedefine kurduğu söylenebilir. 22 Temmuz seçiminin eksenini cumhurbaşkanlığı hedefinin oluşturacağını söylemek abartı olmaz.
AKP, TBMM'den ulaşamadığı cumhurbaşkanlığına, doğrudan halkın seçmesiyle veya yeni parlamentoda 367'yi aşarak ulaşmaya çalışacak.
AKP'nin Erzurum'da sergilediği duruma "dolaylı stratejik tutum" denilebilir. Hedefe dolaylı yoldan ulaşma stratejisi...
Devlet-millet karşıtlığı
Bu strateji, Türkiye'yi uzlaşma yerine yeni gerginliklere sürükleyebilir.
22 Temmuz seçimini "türbanlı Çankaya" referandumuna dönüştürmek ve bunu "devlet-millet karşıtlığı" söylemiyle yürütmek riskli bir yoldur.
AKP'nin seçim kampanyasını "madem öyle" zihniyetiyle yürütmesinin, -açıktan dillendirilmese de- iki önemli kurumla "hesaplaşma" anlamı taşıyacağı söylenebilir:
1- Türk Silahlı Kuvvetleri'yle,
2- Anayasa Mahkemesi'yle.
Bu, sonuçları itibarıyla sıkıntılar yaratacak bir stratejidir. Liderlerin, siyaset adamlarının öncelikle görmeleri gereken gerçek budur.
CHP-DSP ittifakı
Cumhurbaşkanlığı seçimi süreci, sağda ve solda birlik arayışlarına yol açtı. Bu süreç sağda DYP-ANAP birleşmesiyle sonuçlandı. Solda ise CHP-DSP ittifakı için önemli adımlar atıldı.
CHP lideri Deniz Baykal'ın ve Rahşan Ecevit'in sözleri iki parti arasındaki psikolojik engelleri önemli ölçüde kaldırdı. DSP lideri Zeki Sezer'in daha etkin olmak için milletvekili adayı olmayacağını açıklaması takdir topladı. Meydanlardaki "birlik" seslerinin de katkısıyla iki partinin işbirliği için uygun bir ortam doğdu.
Solda ittifak da Türk siyasetinin önemli konularından biri. Bu girişimin sandalye pazarlığına dönüşmesi, bu ortamı bozabilir. Bu yöndeki işaretleri önemsemek gerekir.
[email protected]
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.