Tehdit ABD'ye kadar uzanıyor
Ergenekon soruşturmasının arkasında Fethullah Gülen hareketinin olduğu tespitinde bulunan İngiliz yazar Gareth Jenkins’in hazırladığı raporun tartışıldığı toplantının moderatörl
Ergenekon soruşturmasının arkasında Fethullah Gülen hareketinin olduğu tespitinde bulunan İngiliz yazar Gareth Jenkins’in hazırladığı raporun tartışıldığı toplantının moderatörlüğünü üstlenen ve neredeyse Türkiye’deki bir grup medya tarafından “Amerika’daki Ergenekoncu” suçlamasıyla karşı karşıya kalan Washington Institute Türkiye Araştırmaları Merkezi’nden Yurter Özcan, yaşadıklarını “insanların korkutulmaya çalışıldığının en iyi göstergesi” olarak yorumladı. Özcan, karalama kampanyasına, “Bu yaratılmak istenen korku atmosferini gösteriyor. Her insan kolay kolay, bu tür karalamalar ve suçlamalar karşısında bu mücadelenin içine girmez. Bu dava ile yapılan eleştirilere mutlaka kulak verilmesi gerekiyor. Türkiye’nin laik, demokratik bir hukuk devleti olduğunu unutmamak lazım” sözleriyle yanıt verdi.
Hedefteki isim Özcan
Washington’daki ARI Vakfı’nın (ARI Foundation) 18 Kasım’da Amerikan Kongresi’nde düzenlediği ve Jenkins’in Ergenekon soruşturması üzerine yazdığı raporun ele alındığı toplantının modetarörlüğünü üstlenen hedefteki isim Özcan, gazetemize konuştu. “Ergenekon davasıyla ilgili farklı fikirler ileri süren ve eleştiren herkes ‘Ergenekoncu’ olma riskiyle karşı karşıya. Amerikan Kongresi’nde yapılan bu toplantıyı organize eden ARI Vakfı ve Gareth Jenkins’in bile ‘Ergenokuncu’ olarak nitelenmesinden de anlaşılıyor. Bu yaratılmak istenen korku atmosferini gösteriyor. İnsanlar mimlenmemek için, mümkün olduğunca bu konuya karışmıyor, ses çıkarmıyor, tartışmıyor” diyen Özcan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Ergenekon soruşturması konusunda Türkiye’de tamamen bir bilgi kirliliği ve dezenformasyon savaşı hâkim. İnsanlar yazılan iddianameler üzerine değil, daha ispatlanmamış iddialar üzerine yazıyor, çiziyor, söylem üretiyor. Ne yazık ki çok okuma alışkanlığı olmayan bir milletiz, böyle önemli bir davada bu tekrar ortaya çıkıyor. Tabiri caizse, insanlar kafadan atıyor. Bu sadece halkımız için değil, ne yazık ki Türkiye’deki yazar-gazeteci kesimde de mevcut. Bir yurttaşın 5 bin 800 sayfalık iddianemeleri okumaması anlaşılabilir bir durum. Ama bu konu hakkında yazan gazeteci-yazarların, böyle bir lüksü yok. Birçok gazeteci-yazar araştırmadan, bilgiye dayalı analitik yazılar yazmadan, kulaktan dolma bilgiler ile bu bilgi kirliliğinin parçası haline geliyor. Hal böyle olunca, Türk halkı da bu dava hakkında sağlıklı bilgi sahibi olamıyor.”
Toplantı yapılmadan önce, Washington’daki bazı gazetecilerin, “niçin Gareth Jenkins’i konuşturduklarını” sorduklarına dikkat çeken Özcan, bu soruya, “Ergenekon iddianamelerini okuyup, analitik bir rapor yazan başka bir araştırmacı bulamadığımız için” yanıtını verdiğini söyledi. Özcan açıklamasını şu çarpıcı cümlelerle sürdürdü:
“Bu insanlar eleştirdikleri Gareth’in 86 sayfalık raporunu okumamıştı bile. Gareth’in raporunun üçte birinin Türkiye’deki derin devleti anlattığını söyledim. Tabii ki raporu okumadıkları için, bilmiyorlardı. Onlara toplantıdan önce, mutlaka Gareth’in raporunu okumalarını söyledim. Çünkü Gareth gerçekten konuya çok hâkim. Ama bu tavsiyemi dinlememiş olacaklar ki, toplantı sırasında söyledikleri hiçbir şey Gareth’in argümanları üzerine değildi. Yaptıkları eleştiri raporun tek yanlı, sübjektif olmasıydı. Ama bu iddialarını destekleyen hiçbir şey sunamadılar.”
‘Kişiler değil bilgi tartışılmalı’
“Bildiğiniz gibi bu toplantı yapılmadan 3-4 gün önce bazı gazeteler bu toplantının Ergenekon yanlısı, bizim Ergenekon’un mücadelesini Amerika’ya taşıdığımızı vs. iddia ederek, daha toplantı yapılmadan bu organizasyonu kötüleyen haberler yapmaya başladılar” diyen Özcan, “Zaten benim hakkımda Google araştırması yaparsanız, bunun ne kadar had safhada olduğunu görürsünüz” dedi. Özcan son iki haftadır yaşadıklarını ise şu cümlelerle özetledi:
“Bu da insanların korkutulmaya çalışıldığının en iyi göstergesi. Her insan kolay kolay, bu tür karalamalara ve suçlamalara rağmen bu mücadelenin içine girmez. Bu dava ile yapılan eleştirilere mutlaka kulak verilmesi lazım. Türkiye’nin laik, demokratik bir hukuk devleti olduğunu unutmamak lazım. Ben ARI Foundation’ı eleştiren insanlara da söylemiştim. Bu dava hakkında, araştırma-bilgiye dayalı (tabii ki iddianameleri tamamıyla okumuş, etüd etmiş) başka bir araştırmacı daha çıkarsa, seve seve Gareth ile beraber bir toplantıda bir araya getirmek isteriz. Böyle bir toplantının da seve seve moderatörü olurum. Artık bilginin ve araştırma raporlarının tartışılması lazım, kişilerin değil.”
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.