Ve İlhan Selçuk konuştu
45 saat gözaltına alındıktan sonra serbest bırakılan Selçuk, kendi gazetesine konuşmayı tercih etti.
Soruşturmanın basına "çarpıtılarak" sızdırılmasını eleştiren Selçuk, "Bu soruşturma siyasete alet edilmek isteniyor. Bende Türkiye'de laik orduyu ve bağımsız yargıyı tasfiye edecek bir operasyon mu, kuşkusu doğdu" dedi. Selçuk, medyanın önemli bir bölümünün Fethullah Gülen' in elinde olduğuna işaret ederek her kesimdeki Atatürkçü güçlere demokrasi için bir araya gelme çağrısı yaptı.
Selçuk, dün kendisini ziyaret eden siyasi parti temsilcileri, gazeteciler ve akademisyenlere, Ergenekon operasyonuna ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Selçuk, "Bu dava geniş çaplı bir dava, ciheti askeriyeye yönelen bir tarafı da var. Benim kaygım şu: Türkiye'de yargının ve ordunun içine de uzanan bir operasyonun hazırlığı yapılıyor. Beni sorguya çekenlere şunları söyledim: Eğer Ergenekon diye bir çete varsa (ki var olduğunu iddia ediyorsunuz) bu çetenin sınırlarını çizmeye bakın. Ama beni de bu işin içine katarsanız bu dava inandırıcı olmaktan da çıkar. Benim hiçbir ilgim yoktur. Beni fikri lider sayarak da bu sınırı genişletmek istiyorsanız, konuyu emekli askerlerden muvazzaf askerlere de yansıtmak istiyorsanız bu davanın bambaşka bir siyasi amacı olduğu ortaya çıkar" diye konuştu.
Gözaltına alınış saatine ilişkin "Belli bir amaca ulaşmak için, evdeki mektuplar ve kitaplar arasında suç delili arıyorlar. Bu amaca ulaşmak için baskın gece yapılıyor" yorumunu yapan Selçuk, "Olayı iyi değerlendirmek lazım. Konu çok önemli" ifadesini kullandı.
'Basın çarpıtıyor'
Olayın basına çarptırılarak sızdırılmasını eleştiren İlhan Selçuk, şöyle devam etti:
"Öyleyse bize düşen doğruları ifade etmek. Ergenekon soruşturmasının götürülmek istendiği nokta deli saçmasıdır. Hukuka saygı içinde kalmak istiyoruz. Yazık etmeyin, çete davası dediğimiz konuyu siyasi emellere hizmet eder boyutlara getirmeyin."
Avukatım, 'Selçuk'un alınma sebebini açıklayamıyoruz. İlhan Bey'in alınmasıyla ilgili gösterilen delillerin hiçbiri somut değil. Tam tersi gösterdikleri delillerde İlhan Selçuk çetenin amaçlarına engel olarak gösteriliyor. Davanın niteliği ya da bir çete varsa, bu örgüt başkalarını vurmak için kullanılıyor' diyor. Telefonların dinlendiğini biliyordum. Gazeteye bomba atıldıktan sonra, telefonlarımızın dinlenmesini talep eden zaten biziz. Her gün telefonla konuşuyoruz. İbrahim Yıldız' la, Alev Coşkun' la, Emre Kongar' la. Aramızda gelişigüzel laflıyoruz; 'Bu memleket düzelir mi? Bozulmazsa düzelmez. Bunlar zaten adam olmaz. Bu gidişle ordu gelecek tepelerine binecek' falan gibi laflar ediyoruz. ABD egemenliğindeki Türkiye'de Amerikan yörgüngesinde bir darbe olursa felaket olur. Laik ordu, ılımlı islam devletine uygun bir tasfiyeye uğrarsa Amerikan planlaması da uygulanmış olur. Çözüm şudur: AKP'nin ve Başbakan'ın bir an önce normale dönmesi ve muhalefetle uzlaşmasıdır. Bu laflar bütün piyasalarda her gün konuşuluyor."
Selçuk, Afganistan'a asker yollanması konusunu da "Siyasal iktidar evet diyor gibi, yeşil ışık yakıyor. Genelkurmay Başkanı hayır diyor. Burada sivil-asker arasında bir çelişki olduğu anlaşılıyor. Laik ordu, eğer bir yerde ılımlı İslam devletine dönüştürülecek bir tasfiyeye uğrarsa Amerikan planlaması da uygulanmış olur" sözleriyle değerlendirdi.
'Medya Gülen'in elinde'
İlhan Selçuk, basının "dinci ve tarikatçı sermayenin eline geçmesi konusunda; "Medyada 2 gazete kâr ediyor diyorlar. Biri Hürriyet biri de Cumhuriyet, öbür gazeteler zarar ediyorlar; zarar ederek neden gazete çıkarılır? Çünkü artık medya, gazeteler, siyasette ve iş hayatında avantajlar sağlamak için bir araç olarak, zaman zaman da iktidara karşı bir şantaj aracı olarak kullanılıyor. Yani ellerinde gazetelerin bulunması işadamlarına bir avantaj sağlıyor. Cumhuriyet'in bu taraklarda bezi yok, patronu yok, çalışanların gazetesi. Ne var ki biz piyasanın gidişatına ayak uyduramadık. Cumhuriyet, bir işadamına satılacak, o iş adamı da Ankara'daki çıkarları için Cumhuriyet'i kullanacaktı" diye konuştu.
İlhan Selçuk, gittikçe bozulan medya ortamında Cumhuriyet gazetesinin kendini korumaya çalıştığını vurgulayarak "Medyanın önemli bölümü dincilerin, Fethullah'ın elinde. Bu gücü nasıl kazandığı da ayrı bir konu. AKP'yi Fethullah ve ABD'den ayrı düşünemeyiz. Fethullah ve Abdullah Gül arasından su sızmıyor. Türkiye'de Amerika'nın desteklediği dinciler ağır basıyor. Ve demokrasiyi asıl tehdit eden bu. Laiklik olmadan demokrasi olmaz. Amaç sermayeyi dincileştirmek. Çünkü bütün İslam dünyasında sermaye dinci. Türkiye'de Atatürkçü işadamları arasında bir yakınlık, uzlaşma olmalı" çağrısını yaptı.
'Merak etmeyin kaçmam'
Polisin kendisine iyi davrandığını anlatan Selçuk, bir ara merdivenlerden inerken polisin koluna girdiğini ve kendisinin "Merak etmeyin kaçmam" dediğini anımsatan Selçuk, polisin kendisine " 'Abi kaçmaman için değil, düşmemen için koluna girdim' deyince jeton düştü ve durumumu anladım" dedi.
'İfadem 73 sayfa'
9 saat polis sorgusunda, 4.5 saat ise savcılık sorgusunda kaldığını dile getiren Selçuk, sorgu sırasında dikkat içinde olduğunu anlattı. Polisler arasında siyah rengin oldukça yaygın olduğunu kaydeden Selçuk, şunları anlattı:
"Siyah amma moda oldu. Siyah ilk kez 1950'lerde Fransa'da siyah Frenk gömleği ile çıktı. Ben ve Turhan Selçuk Rumeli Caddesi'nde bir gömlekçiye siyah gömlek sipariş verdiğimiz zaman adam çok şaşırmıştı, siyah gömlek olur mu diye... Polisliğe galiba rağbet var. Televizyon dizilerini izledikçe mi hevesleniyorlar, bilemiyorum; aralarında sinema artisti gibi tipler var. Anlaşılan emniyet mensubu olmak revaçta... 9 saatlik ifade süresinde avukatım Akın Atalay hazır bulundu. Akın ile bana domatesli, biberli, peynirli ekmek arası ısmarladılar. İfade zaptı söylediklerimi dile getiren 73 sayfalık bir metindir."
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.