Yeni ve zengin fırsatlar
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, güçlü bir demokrasinin, güçlü bir ülke ve güçlü bir ekonominin en önemli teminatı olduğunu belirterek....
Erdoğan, Swissotel'de gerçekleşen Türkiye Yatırım Danışma Konseyi'nin 4. toplantısının açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin son birkaç yıldır büyük bir kalkınma ve büyüme süreci yaşadığını kaydetti.
Hükümet olarak kararlılıkla sürdürdükleri çalışmaların ulusal ve uluslararası yatırımlarda Türkiye'nin cazibesini artırdığını ve itibar çıtasını da yükselttiğini dile getiren Erdoğan, özellikle yatırım ortamının iyileştirilmesi için gerçekleştirilen reformlara konseyin katkısının büyük olduğunu, bu tarihi başarıda konseyin katkısının bulunduğunu anlattı.
Erdoğan, Türkiye'nin yatırımlar açısından bir cazibe merkezi olması için gerçekleştirilen reformların ulusal ve uluslararası çevrelerde takdirle karşılandığını ifade ederek, "Gerçekleştirdiğimiz yapısal reformlar sonucunda Türkiye ekonomisi son 4,5 yılda geçmişi ile mukayese edilemeyecek önemli başarılara imza atmıştır. Türkiye ekonomisi, son 20 çeyrektir üst üste büyüme başarısı göstermiştir. Ülkemizin milli geliri 4 yılda yüzde 120 oranında artış göstermiş, 400 milyar dolar seviyesine ulaşmıştır" diye konuştu.
Sağlanan güven ve istikrar ortamının özel sektör odaklı büyüme stratejisinin en büyük destekçisi olduğunu kaydeden Erdoğan, büyümenin, kalkınmanın ve refah artışının olmazsa olmaz şartının, üretici kesimlerle siyasi irade arasındaki güven duygusunun sağlam olmasından geçtiğini anlatan Erdoğan, haksız rekabete karşı ülkelerin ulusal ya da bölgesel imkan ve kaynaklarını harekete geçirmesinin ve maruz kalmaları muhtemel haksızlıkları da bertaraf etmelerinin ancak karşılıklı güven duygusunun sağlam olmasına bağlı olduğunu söyledi.
Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: "Bize göre, güçlü bir demokrasi, güçlü bir ülkenin ve güçlü bir ekonominin en önemli teminatıdır. Hükümetimizi kurduğumuz günden itibaren ekonomik gelişmeyle demokratik gelişmenin paralel yürümesine özen göstermemiz ülkemiz için büyük kazanımlar elde etmemizi sağlamıştır. Hükümetimizin izlediği yönetim tarzıyla ülkemizde öncelikle demokratik istikrarı sağlam hale gelmiş, bunun sonucu olarak büyüme, kalkınma, refah artışı sağlanmıştır. Demokratik istikrar ile ekonomik istikrar birlikteliğine özellikle dikkat çekiyorum. Bu birliktelik bütün ülkeler için hayati önem arz ediyor. İmkan ve kaynakları doğru kullanmayla başlayarak önemli hamleler kaydeden Türkiye'nin gelişme ve kalkınmasının sırrı burada yatmaktadır. Türkiye siyasi ve ekonomik güven esasında büyüyor, kalkınıyor. İmkanlarını da yeni ve zengin fırsatlara dönüştürüyor."
Erdoğan, 2003-2006 döneminde Türkiye'nin ortalama 7,3 seviyesinde ekonomik büyüme sağladığını, bunun 4,4'lük bölümünün özel sektör yatırımlarından kaynaklandığını söyledi. 1991-2002 döneminde yılda ortalama 73,4 olan enflasyonun uygulanan sıkı maliye ve para politikaları sonunda tek haneli rakamlara indirildiğini anlatan Erdoğan, enflasyonun 2006 yılı sonu itibarıyla 9,7 oranında gerçekleştiğini anımsattı.
Siyaset ve ekonomide sağlanan güven ve istikrar ortamının etkisinin son yıllarda rekor düzeyde gerçekleşen uluslararası doğrudan yatırım girişlerinde de açıkça görüldüğünü anlatan Erdoğan, 2003 yılı öncesinde, yaklaşık 10 yıl önce gerçekleşen uluslararası doğrudan yatırımın 1 milyar dolar olduğunu, hükümetin gerçekleştirdiği çalışmalar sonucunda bunun rekor seviyelere çıktığını ifade etti.
Erdoğan, Türkiye'nin 2003'te 1,8, 2004'te 2,9, 2005'te 9,8, 2006'da da 20 milyar dolar uluslararası yatırım çektiğini, bu yılın ilk 4 ayında Türkiye'ye gelen yatırım miktarının 10 milyar doları aştığını anlattı.
Başbakan Erdoğan, "Türkiye, 2003-2006 döneminde toplam 34,7 milyar dolar uluslararası yatırım çekmiş, bu boyutuyla dünyada ilk sıralara yerleşmiştir. Türkiye'nin ekonomide elde ettiği başarıların altında tartışmasız olarak demokratik istikrar ve güven unsurları bulunmaktadır" şeklinde konuştu.
Demokratik istikrarın ekonomik büyüme ve kalkınmayla eş anlamlı olduğunu tüm dünyaya ispatladıklarını da ifade eden Erdoğan, Türkiye'nin son dönemdeki performansıyla Avrupa Birliği'ne katılım sürecine başlamış ülke konumuna geldiğini, buna bağlı olarak ekonomisinin de küresel oyuncu haline geldiğini anlattı.
Erdoğan, demokratikleşmeyle hem bir hukuk devleti olma yolundaki kararlılığının, Türkiye'nin her alanda, her sektörde kaydettiği başarıların teminatı olduğunu ifade ederek, "Enflasyonun düşmesi, faizlerin inmesi, borç yükünün azalması, büyüme, ihracat ve uluslararası yatırımları demokratikleşme sürecinden ayrı düşünmek mümkün değildir. Ülkemiz, tam ve çağdaş bir demokratik yapıya kavuşma azmini ve kararlılığını bütün kurumlarıyla ve vatandaşlarıyla birlikte sürdürecektir. Bu sayede yoksulluk daha da azaltılacak, işsizlik daha da düşük seviyelere çekilecek, toplumsal barış ve huzur daha da kaim olacaktır" dedi.
Cihan
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.