Bu yazımda, sizi Şişli'nin çok uzağına götürmek istedim!
Dünya’daki görüp, ziyaret ettiğim deniz ve sahillerinden bahsetmek istedim.
Buenos Aires ve Montevideo sahillerinin ortak deltası, Amazon nehri Atlantik Okyanusuna dökülüyor. Bütün sahil alüvyon dolmuş, çamur içinde denize girmek mümkün değil.
Rio de Janeiro, coğrafi sit ve konum olarak çok güzel, şehre yukarıdan bakınca, sahil kısmı düzgün yapılanmış, diğer kara tarafı ise gecekondu ama Sydney ve İstanbul'la yarışır durumda.
İpanema ve Copacabana; toplamda 14 km uzunluğunda ve 50 m genişliğinde, beyaz kumsaldan oluşuyor ve her gece belediyenin ekipmanlarıyla temizleniyor. Atlantik Okyanusu sahilinde herkes güneşleniyor. Ancak, tek tük denize giren var. Zira deniz çok yüksek dalgalı bir deniz, hiç keyfi yok.
Şili'nin Valparaiso sahili de güzel ve hatta Pinochet, baş şehir olmamasına rağmen, Parlemento binasını bu şehrin kıyısına taşımış. Burası da Pasifik Okyanusu sahili. Ancak, Panama Kanalı'nın yapımından sonra, Güney Amerika’nın batı, güney ve doğu sahillerinde kurulmuş olan irili ufaklı Cruise gemi seyahatlerine ve turistlerine bel bağlamış. Bu şehirlerdeki gece kulüpleri, oteller ve AVM'ler kapanmış, birer ölü şehir konumuna gelmişler.
Kuzey Amerika'nın, Atlantik Okyanusu sahilleri, özellikle tropikal iklime sahip, Charleston SC, Miami, Tampa, Fort Lauderdale, West Palm Beach, Boca Raton gibi turistik ve yazlık şehirler, hem ABD vatandaşları hem de turistler tarafından çok tercih ediliyor.
Ben, senenin beş altı ayını Charleston'da geçiren biri olarak, objektif değerlendirme yapmak gerekirse, yukarıda bahse konu şehirlerin sahilleri; biyolojik kimyasal ve katı atık arıtma tesisleriyle korunmuş, kıyı kenar çizgisine uyulmuş, yapılaşması imar planlarına uygun inşa edilmiş yapı stokuna sahip şehirler.
Gelelim, bu okyanus kıyısındaki şehirlerin sıkıntısına; okyanustan dolayı deniz, sığ, sıcak ve devamlı yüksek dalgalı, bu nedenle yüzebilmek zor ve keyifsiz.
Diğer önemli husus ''Medcezir'' akşam saat 5'e doğru deniz suyu yükselip bütün kumsalı basıyor ve kumsalda oturabilmeniz mümkün olamıyor. Bu nedenle de kıyılarda, 3,4 metre yüksekliğindeki iskeleler yapılmış.
Niye bu yabancı ülkelerin sahil şehirlerini anlattınız diyeceksiniz?
Nedenlerini müsaadelerinizle arz etmeye çalışacağım. Bizlere, Avrupa, Asya, Afrika haritalarını kapsayan bir haritayı karşımıza koysalar ve buradaki topraklardan, ''Nereyi tercih ederdiniz?'' diye sorsalar, kendi ülkem olduğu için söylemiyorum, büyük çoğunluk; Karadeniz, Ege Denizi ve Akdeniz ile çevrili olan toprakları, yani Türkiye coğrafyasını seçerdi diye düşünüyorum.
Bizim kıyılarımız, denizlerimiz, dört mevsimimiz ve iklimimiz emsalsiz ve mukayese kabul etmez. Medcezir ve aşırı yüksek dalga yok.
Şimdi gelelim Marmara Denizi'ne ve sahillerine.
Dünyanın hiçbir ülkesinin bağımsız, müstakil ve boğazlarla birbirine bağlı Marmara Denizi gibi bir iç denizi yoktur. İnanmıyorsanız, araştırın bakın. Kesinlikle yoktur. Avrupa'yı Asya'ya boğazlarla birbirine bağlar bu iç denizimiz. İstanbul da, tüm ilçeleriyle bu olağanüstü nimetten faydalanır. O nedenle, Marmara Denizi'ne kıyısı olan tüm İl, ilçe, kasaba ve köyler bu mirası korumak ve kollamak zorundadırlar.
Atık ve katı atıklarımızı denize atmayalım. Arıtma tesislerimizi yapmaya devam edelim. Balık avlanma periyodlarına saygı gösterelim. Mevcut tersanelerimiz yeterlidir. Kıyı yağmacılığı artık sona ersin. Kıyı koruma kullanma dengesi gelsin.
Değerli Şişli'li dostlarım ve okuyucularım, bu hafta biraz çevreci bir yazı yazmak istedim. Önümüzdeki hafta Şişli'yle ilgili bazı tavsiye ve önerilerde bulunacağım.
Selam ve sevgiler.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.