Masayı Kuran toplasın!
- Birinci başlığım Canan Kaftancıoğlu’nun CHP’li ilçe belediye başkanları ile yaptığı toplantı.
Cumhuriyet Halk partisinin içi kazan gibi kaynıyor. Partiden Ayrılanların yeni parti girişimleri, 10 Aralıkçıların partiye operasyonu, Partiye bir türlü tutmayan HDP aşısı ve bu olay sebebiyle bugün istifa eden milletvekilleri, CHP’li ilçe belediyelerinin ayyuka çıkan rezaletleri derken CHP’nin gündemi son derece yoğun.
10 Aralıkçıların CHP İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu öncülüğünde İstanbul’un ilçe belediye başkanları ile Nişantaşı’nda ünlü bir restoranı koronavirüs yasaklarını da ihlal ederek açtırmaları ve kaymakamlığın bu restorana korona tedbirlerine aykırı davrandığı gerekçesiyle ceza kesmesiyle son buldu.
Canan Kaftancıoğlu’na göre bu ünlü restoran ofis imiş kaymakamlık ise tam aksine basına şöyle bir açıklama yaptı;
"Bazı basın ve yayın organlarında CHP İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ve arkadaşlarının Covid-19 tedbirleri kapsamında müşteri kabul edilmemesi gereken bir lokantaya kabul edildiklerine dair haber ve görüntü yer almıştır.
Şişli İlçe Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro Amirliği ekiplerimizce yapılan çalışmalarda konu olan içeriği itibariyle Covid-19 ile mücadele kapsamında alınan tedbirlere aykırılık teşkil eden bu görüntülerin 28.01.2021 tarihinde Nişantaşı'nda bulunan bir restoranda çekildiği tespit edilmiştir.
Yapılan bu tespitler çerçevesinde kaymakamlığımızca yasak ihlallerinde bulunan işyeri ve şahıslara toplam 15 bin 900 TL idari yaptırım uygulanmıştır"
Masa Şişli’de kurulduğuna göre, masayı da Şişli belediye başkanı Muammer Keskin kurdu. Masanın hesabı ve Kesilen Cezaları kim ödeyecek?
Elbette masayı kuran ödeyecek. Yani Şişli Belediyesi’nin yoksullardan haraç mezat alınan örtülü hale getirilip masa altı ödeneklerden ödenecek ve Şişli halkının sırtına yazılacaktır.
Rakılı muhabbetli, bol kulisli, dedikodulu, 10 Aralıklı bir toplantı kaymakamlık tarafından maalesef zehir edildi.
- İkinci başlığım HDP’nin kapatılması ve CHP içindeki tartışmalar.
Dokunulmazlıklar ve dokunulmazlıkların kaldırılması nasıl ve kim tarafından gündeme getirildi?
Dokunulmazlıklar mevzusu çok partili hayata geçiş ile TBMM gündemine giren ve bir daha o gündemden asla düşmeyen bir olgudur. Egemen partilerin diğer partileri susturma, pasifize ve tasfiye etme aracı olarak sürekli olarak kullanılan bir politik argümandır.
En son dokunulmazlıklar Türkiye gündemine nasıl girdi?
Muhalefet Milletvekili dokunulmazlığının yerine Kürsü dokunulmazlığı ile Sınırlandırılması noktasından dokunulmazlıkların kaldırılmasına nasıl evrildi?
Yıllardır Milletvekili dokunulmazlıklarını savunan AKP neden vekil dokunulmazlıklarının kaldırılması için can siper hane savaştı?
Her şey 2016 yılında yapılan Anayasa değişiklikleri ile başladı. Özellikle 2014 tarihinde 6-8 Ekim diğer adıyla Kobani eylemleri olarak bilinen ve 50’nin üzerinde vatandaşın yaşamını yitirmesinden Sorumlu tutulan HDP ve Selahattin Demirtaş’ı hedefe koyan Recep Tayyip Erdoğan’ın TBMM’ye yaptığı çağırı ile Dokunulmazlıklar sürecinin Startı verilmiş oldu.
Anayasa referandumunu anımsayalım; HDP Anayasa referandumunda nitelikli evet olarak vücut bulacak olan Boykot çağırısı yapmıştı. Bugün HDP’nin eş başkanı pozisyonunda olanlar da Anayasa referandumuna ‘Evet’ oyu kullanma çağırısı yapmışlardı.
Tarih 16 Mart 2016 Dokunulmazlıklar için Recep Tayyip Erdoğan bu sürecin Hem parlamento ve hem de Hukuk yolunu açıyor.
Cumhurbaşkanlığı Muhtarlar toplantısında HDP’li vekilleri işaret ederek şu konuşmayı yapmıştı. “Benim Kürt kardeşlerimi sokağa dökerek 52 kişinin ölümüne yol açan kişiler yargılanmayacak da parlamento da boy gösterecek. Arkasında PKK’nın olduğunu söyleyenler temiz olacak öyle mi? Parlamento gereğini yapmazsa bu millet tarih, bu parlementodan hesabını sorar. Dokunulmazlıkları kaldır, gönder yargıya“
Bu açıklamanın ertesi günü AKP’nin başbakanı Ahmet Davutoğlu dokunulmazlıklar konusunda kürsü dokunulmazlığını savunan Kemal Kılıçdaroğlu’na gelin dokunulmazlıkları birlikte kaldıralım hodri meydan çağırısı yapınca Kemal Kılıçdaroğlu dokunulmazlıkların kaldırılmasından yana tavır koymuştu. Selahattin Demirtaş’ın bu konuda görüşü; Bütün milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması yönündeydi.
AKP bu fırsatı değerlendirip Anayasa’nın 83. maddesine geçici bir madde eklemek suretiyle parlamento da bulunan bütün fezlekeler ile alakalı olarak dokunulmazlıkların kaldırılması önerdi. AKP’nin bu kurduğu dokunulmazlık tuzağına adeta gönüllü olarak atlayan CHP bu sürecin işlemesinde önemli bir rolü de üstlenmiş oldu.
CHP’nin kürsü dokunulmazlığı, HDP’nin saray darbesi monoloğuna kulak tıkayan AKP dokunulmazlıkların kaldırılmasında başka bir kurnazlıkla meclise sunacakları tasarıda revizyona girerek dokunulmazlıkların kaldırıldığı tarih itibariyle Savcılık ve Başbakanlık’ta olan dosyaların da kapsam içine alınmasını paketin içine koydu.
Kendilerine kurulan bu tuzağı anlayan kimi CHP’li vekiller bu duruma itiraz ederken Kılıçdaroğlu bu durumun içlerine sinmese de Bu Anayasa değişikliğine evet diyeceklerini söyledi. Kılıçdaroğlu dokunulmazlıklar konusunda ‘Hayır’ oyu kullanacak vekillerin de parti disiplin kuruluna verileceğini de söyledi. Dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla birçok vekil tutuklandı.
Dokunulmazlıkların kaldırılma sürecinin parti kapatmaya evrilmesi HDP’nin kapatılması. HDP’nin kapatılması yönünde Vatan Partisi, 18 Ocak 2016 tarihinde Yargıtay Başsavcılığı’na değişik zaman dilimlerinde 4 dilekçe ile HDP’nin kapatılması yönünde dilekçeler verdi.
Şimdi gelelim sadede.
Anadolu da, masayı kim kurduysa o kaldırsın derler.
Masayı kuran Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem AKP’nin başbakanı Ahmet Davutoğlu CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve Anayasa referandumunda ‘Evet’ oyu içi çırpınan liberallerdir. O gün masayı kuran üç siyasi el ele tutuşup önlerine MHP’yi de alarak ne yapmak istiyorlarsa HDP’yi mi kapatacaklar, yoksa siyasi partiler yasası gereği HDP’ye hazineden verilen parayı mı kesecekler buyursun yapsınlar?
Önerim bu masanın kurulmasında büyük emeği olan Kemal Kılıçdaroğlu’nun Yargıtay Baş Savcılığı’na dilekçeyi kendi elleriyle teslim etmesidir.
Kişisel olarak HDP’nin kongresine yönelik olarak; parti kongre kararıyla kapatılsın çağırısı yapmıştım. Topluma yönelik yüzleri deforme olan HDP, Halkların demokratik ve demokrasi partisi olamadı.
Sadece HDP mi kapatılsın?
Bu coğrafyada barışın kardeşliğin partisi olamamış, halklar, emekçiler, yoksullar için derman olamamış halkın emeğini çalan, halk düşmanı ve kendi halkına zorbalığa göz yuman partilerin hepsi yöneticileriyle birlikte yerin dibine girsin.