Şişli Belediyesi’nde itina ile sorun değil, çözüm üretilir!
Ayazağa Mahallesi.. Bu mahallede yaşanan olayın arkasında, Mustafa Sarıgül ve onun ekibinin fütursuzlukları yüzünden ortaya çıkan olayları kaleme almak istiyorum. Bu Ayazağa öyle bir yer ki henüz imarı yok. Mustafa Sarıgül’e “Benim üçüncü çocuğum” dedirtecek kadar yüksek rantı olan bir yer. Bir sonraki sayımızda ‘çocuğum’ dediği mahallenin ne halde olduğunu hep birlikte göreceğiz. Gerçi görmek isteyenler, bu sayımızda da görecekler.
Şimdi bana bu yazıyı yazdıran, beni çok kızdıran ve peşini bırakmayacağım olaya geleyim: Şişli Belediyesi, 2B arazisi olan bir araziye inşaat yaptırtıyor. İnşaatı yapan firmada Afiyet Et. Konu bana geldiğinde önemsiz olduğunu düşünmüştüm. Ne zaman ki olayın içine girdim. O zaman anladım ki durum vahim. Bunu ilerleyen satırlar da resmi makamların verdiği kararlarla sizlerde göreceksiniz.
Bu vatandaşlar, muhtar ve Ayazağa’dan sorumlu başkan yardımcısı ile koordineli çalışıyorlar. Firma sahibi de aldığı garanti ile oraya güzelim binayı dikiveriyor. Tapusu dahi olmayan 6 dönümlük arazinin rantını yemek için kollar sıvanıyor.
GARANTİLİ İNŞAAT YETKİSİ
“Zaten Mustafa Sarıgül Ayazağadaki çok değerli arazileri, kendi sahip olduğu Şişli Meslek Yüksek Okuluna tahsis etmiş. Bizde bir bina yapıverelim” diyorlar.
Bize gelen şikayetler üzerine haber yapmak için araştırmaya başladık. Muhabirlerimiz, resimler çekerek belgeler toplamaya başladı. Diğer taraftan da resmi makamlardan bilgi yazısı istedik. Tam haberi tamamlamak üzere iken belediyeden gelen yazıda “Gerekenler yapıldı” diyordu. Bu yazıda “haber değeri yok” denen yer için vahim olaylar başladı. Telefonlarım bu konu için durmadan çalmaya başladı. Meğer bina yapımına göz yumanlar, beni ortaya atıp yine para istemeye başlamışlar; “Şişli Gazetesi konuyu araştırıyor… Susturmamız gerek” diyorlar... Zavallılar bilmiyorlar ki doğru bildiğim konuda kimse susturamamış,siz nasıl susturacaksınız?
SİZİN PARANIZ YETMEZ
Bakıyorlar iş para ile çözülmüyor, samimi olduğum yakınlarıma kadar hatırlar konulmaya başlanıyor. Sağdan soldan gelen dedikodular da beni iyice çileden çıkartıyor. Bu kez kapatmak üzere olduğum dosyayı tekrar derinleştirmek üzere araştırmaya başlıyorum.. İyi ki de araştırmışım.
Bana Zabıta Müdürü Adem Molla, “Gerekeni yaptık, yıkımı gerçekleştirdik” demişti. Muhabir arkadaşımın çektiği fotoğraflar ise öyle demiyordu.
Çektiğimiz fotoğraflarla birlikte belediyeye ikinci bir yazı yazdık. Yine göstermelik bir cevap geldi. Bu cevap daha vahimdi. 775 sayılı kanuna göre yıkım yapılmak üzere zabıtaya yazı yazıldığı ve gerekenlerin yapıldığı ile ilgiliydi. Peki bu ne demekti? Bina tamamen yıkılacak, binayı yapanlar mahkemeye verilecek ve ihmali olanlar hakkında da soruşturma açılarak Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunulacak demekti. Bunun sonucu da inşaatı yapanların ve zabıta personelinin ve müdürünün hapis cezası almaları ve sicillerinin bozulması anlamına gelmekteydi. Bu da çok facia bir durum olacaktı. Böyle bir durumda da bunun gibi bir sürü kanunsuz olayın açığa çıkması anlamına geliyordu. Orada iki kere göstermelik yıkım yapıldı. Birinci de yıkım doğru yapıldı ise ikinciye neden gerek duyuldu? Birinci yıkımdan sonra binayı yapanlar neden mahkemeye verilmedi? Sorumlular hakkında neden işlem yapılmadı?
Düne kadar belediyenin imar bölümü ile yazışırken onlar durumun farkına vardıkları için mecburiyetten oranın kaçak olduğunu ve yıkımın yapılması için zabıtaya yazı yazmak zorunda kaldı.
Buna rağmen zabıta gelen yıkın emrini yerine getirmedi? Benim de bu işin peşini bırakmayacağımı bildikleri için farklı çözüm yolları aradılar. Farklı yollara başvurdukça da battılar.
SORUN DEĞİL ÇÖZÜM
Şişli Belediyesi “sorun değil çözüm üretme” yeriydi. Hemen etkili, yetkili ve akil isimler bir araya geliyor, “Bu işin sonu kötüye gidiyor, hemen çözüm bulunsun” deniliyor. Onlar da “Biz neleri halletmedik. Bu ufak iş, hallederiz” diyor.
Yapılan binayı yıkmaması yönünden emir verenlerin, zabıta ve binayı yapanları temize çıkartmaları da zorunlu hale gelmişti. Bunu yapmazlarsa da o zaman her şey açığa çıkacaktı. Çıkan sonuç da, dönüp dolaşıp o etkin iki numaralı isme dokunacaktı.
Personel de her şeyi anlatmak zorunda kalacaktı.
“Peki; ne yapalım” diyerek yeniden bir araya geliyorlar. “Bir açık bulabilir miyiz?” diye konuyu incelediler. Geçmişte orada bir geçici ruhsat olduğunu gördüler. Tamam, ruhsat varsa o ruhsata aitte bir yer vardır diye hemen işe koyuldular. Daha sonra Seyfettin Tayfun Kahyaoğlu imzalı bir yazı kaleme alınarak, özetle “orada hiçbir sıkıntı yok” denildi.
GERÇEKLER YOK EDİLEMEZ
Görülüyor ki; oradaki binanın yeni yapıldığı ve sizlerin de bu son olaylarla içerisinde olduğunuzu bizim ve Yüce Türk Adaletinin anlayamayacağını düşünüyorsunuz. Ama bu ve benzeri olayların sonucunu geçmişte AĞIR CEZA’larını gördüğünüzü zannediyordum.Daha tam anlayamamışsınız.
Bunu anlatmak için İçişleri Bakanlığı yakında sizin kapınızı çaldığında anlarsınız. Ayrıca İBB, BİMTAŞ veya İTÜ’de B.A.K. yapı ile ilgili statik raporların ne zaman alındığını siz bilmiyorsanız bir bilene sorun.
Şimdi ne olacak? Resmi yazışmalar, dilekçeler var. Bunların tarih ve sayı numaraları var. Alınan görüntüler var. Bu durumda Şişli Kaymakamı ve İçişleri Bakanlığı’nın derhal devreye girmesi, konu ile ilgili ihmali olan ve onlara göz yuman yetkililer hakkında derhal soruşturma açması zorunlu hale gelmiştir.
Ben bu işin peşini asla bırakmayacağım!
Adaletin tecelli etmesi için ne gerekiyorsa yapacağım.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.